Entegre Raporlama Türkiye
Konuk Yazar’ın Mesajı
Prof. Mervyn E. King
Uluslararası Entegre Raporlama Konseyi (IIRC) ve Güney Afrika Kurumsal Yönetişim King Komitesi Onursal Başkanı
Entegre Düşüncenin Küresel Yolculuğu ve Türkiye’nin Öncü Rolü
Kurumsal Raporlamada Entegre Yaklaşımın Evrimi ve Yeni Dönemin Liderleri
Yirminci yüzyılın sonlarına doğru gelişen kurumsal yönetişim anlayışı, yalnızca finansal raporlamaya dayalı sistemlerin sürdürülebilir kalkınma hedeflerini karşılamada yetersiz kaldığını ortaya koydu. İşletmelerin finansal tabloları, şirketlerin piyasa değerinin ancak sınırlı bir bölümünü yansıtabilirken; uzun vadeli değer yaratımının temelini oluşturan çevresel, toplumsal ve yönetişim (ÇSY) unsurları çoğu zaman bu çerçevenin dışında kaldı.
Küresel ölçekte doğal kaynakların tükenmesi, nüfus artışı ve iklim krizinin derinleşmesi gibi gelişmeler hem şirketlerin hem de yatırımcıların "değer" kavramını artık yeniden ele almasını gerekli kılıyor. Bu ihtiyaçtan doğan entegrasyon yaklaşımı, yalnızca raporlama pratiklerini değil, iş stratejilerini ve yönetim anlayışını da dönüştüren bütünsel bir düşünce sistemine evrilmiş durumda: Entegre Düşünce.
Entegre Düşüncenin Ortaya Çıkışı: Finansal Bilginin Ötesine Geçmek
Birleşmiş Milletler Yönetişim ve Denetim Komitesi’nde yürütülen çalışmalar, sürdürülebilirliğin finansal raporlamayla bütünleşmesi gerektiği yönünde önemli sonuçlar ortaya koydu.
Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu (IFAC) ile gerçekleştirilen stratejik görüşmeler, üç temel tespiti öne çıkardı:
- Finansal raporlama kritik bir araçtır, ancak tek başına yeterli değildir.
 - Sürdürülebilirlik (ya da ESG) raporlaması da önemlidir, ancak finansal verilerden kopuk sunulduğunda eksik kalır.
 - Finansal ve sürdürülebilirlik verilerini ayrı ayrı raporlamak, işletmelerin gerçek faaliyet yapısını yansıtmaz.
 
Bu bulgular, kurumsal raporlamada yeni bir çağın başlangıcını simgeledi. Entegre raporlama, finansal performans ile sürdürülebilir değer yaratımını aynı çerçevede birleştirerek işletmelerin “nasıl değer yarattığını” bütüncül biçimde ortaya koydu.
Zamanla bu yaklaşım, yalnızca bir raporlama modeli değil; strateji, risk yönetimi ve karar alma süreçlerine yön veren bir düşünce biçimi haline geldi. Entegre düşünce, kurumların geçmiş performansını değerlendirmekle kalmayıp, gelecekte nasıl değer yaratacağına dair net bir vizyon sunmaya başladı.
Küresel Raporlama Ekosistemi: Ortak Bir Dil Arayışı
Bugün üç temel uluslararası standart, sürdürülebilirlik raporlaması ekosistemini şekillendiriyor:
- Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (ESRS)
 - IFRS Vakfı’na bağlı Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (ISSB)
 - Küresel Raporlama Girişimi (GRI)
 
Bu standartlar, sermaye piyasalarında şeffaflık, hesap verebilirlik ve karşılaştırılabilirlik ilkelerini güçlendirmeyi hedeflemektedir. Ancak, standartların ötesinde esas olan “entegrasyonun zihinsel boyutu”dur.
Gerçek dönüşüm, yalnızca teknik çerçevelerle sınırlı kalmayıp, yöneticiler ve yönetim kurullarının entegrasyon odaklı düşünce yapısını benimsemesiyle mümkün olur. Çünkü sürdürülebilirlik raporları ile finansal tablolar ayrı ayrı ele alındığında, kurumsal gerçekliğin yalnızca bir bölümü görünür hale gelir. Oysa şirketlerin uzun vadeli başarısı, bu unsurları bütünleştirebilen entegrasyon kapasitesiyle değerlendirilir.
Türkiye’nin Öncü Rolü ve Prof. Dr. Güler Aras’ın Liderliği
Türkiye, entegre raporlamanın küresel yolculuğunda son on yılda dikkat çekici bir liderlik performansı sergiledi. 2015 yılında Antalya’da düzenlenen G20 Zirvesi kapsamında yapılan lansmanla birlikte, entegre raporlamayı yalnızca bir raporlama modeli olarak değil, aynı zamanda kurumsal stratejinin ayrılmaz bir parçası olarak benimsedi.
Bu sürecin en önemli mihenk taşlarından biri, Prof. Dr. Güler Aras’ın vizyoner liderliği oldu. Prof. Aras, Türkiye’de entegre düşünce kültürünün temellerini atmakla kalmadı, aynı zamanda bu yaklaşımı küresel akademi ve iş dünyasıyla buluşturan öncü isimlerden biri haline geldi.
Günümüzde Türkiye, Japonya ve Güney Afrika gibi ülkelerle birlikte, entegre düşünce alanında uluslararası bir referans noktası hâline geldi. Bu başarının arkasında ise Entegre Raporlama Derneği Türkiye (ERTA)’nin kararlı çalışmaları, özel sektörün stratejik katılımı ve kamu kurumlarının yönetişim odaklı yaklaşımı yer aldı.
Yönetim Kurullarının Rolü: Entegre Değer Yaratımında Yeni Sorumluluk Alanı
Kurumsal yönetim sistemlerinde yönetim kurullarının sorumluluk alanı, artık yalnızca finansal tabloların onaylanmasıyla sınırlı değildir. Kurullar, sürdürülebilirlik raporlarını da sahiplenmeli ve şirketin entegrasyon temelli stratejik vizyonunun temsilcisi haline gelmelidir.
Entegre rapor, sadece yönetimin beyanı değil, yönetim kurulunun ve dolayısıyla şirketin tüm paydaşlara yönelik kurumsal sesi olmalıdır. Bu yaklaşım, şirketlerin yalnızca kârlılığı değil, aynı zamanda toplumsal katkıyı, çevresel etkiyi ve uzun vadeli dayanıklılığı merkeze alan bir yönetim anlayışına geçişini temsil eder.
Araştırmalar, entegre düşüncenin benimsenmesiyle birlikte şirketlerin hem verimlilik hem de çalışan bağlılığı açısından daha güçlü performans gösterdiğini; aynı zamanda topluma ve çevreye de pozitif değer kattığını ortaya koymaktadır.
Sonuç: Sürdürülebilir Gelecek İçin Ortak Sorumluluk
Bugün içinde bulunduğumuz dönemde, entegre düşünce yalnızca bir yönetim aracı değil, aynı zamanda ahlaki bir sorumluluktur.
Şirket yöneticileri, paydaşlarına ve gelecek nesillere karşı birer “emanetçi”dir. Bu bakış açısı, sadece ekonomik büyümeyi değil, gezegenin ve toplumun refahını da koruma yükümlülüğünü beraberinde getirir.
Türkiye’nin bu alandaki katkısı, sadece ulusal ölçekte değil, küresel ölçekte de örnek alınacak niteliktedir. Prof. Dr. Güler Aras’ın liderliğinde atılan adımlar, yalnızca bir raporlama pratiğini değil, kurumsal değer yaratımının geleceğini şekillendiren bir vizyonu temsil etmektedir.
Bugün geldiğimiz noktada, entegre düşünce anlayışıyla hareket eden ülkeler ve kurumlar, geleceğin sürdürülebilir ekonomisinin mimarları olacaktır. Ve Türkiye ve ERTA, bu dönüşümün ön saflarında yer alarak, entegre düşüncenin evrensel diline kendi güçlü katkısını sunmaya devam etmektedir.





