Entegre Raporlama Türkiye

ERTA – TÜYİD IR & IR PLATFORMU RÖPORTAJI

ERTA-TÜYİD işbirliği ile kurulan IR & IR Platformu’na ilişkin sorularımızı; ERTA Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Güler Aras ve TÜYİD Yönetim Kurulu Başkanı Aslı Şelçuk cevapladı.

Tüm dünyada dönüşüm rüzgârı estiren 2030 sürdürülebilir Kalkınma Gündemi çerçevesinde, 2030 yılına kadar erişilmesi hedeflenen, 17 sürdürülebilir Kalkınma Amacı (SKA) bulunuyor. Bu küresel planın gerçekleşebilmesi ise 17. Hedefte belirtildiği gibi ancak ortaklıklar ve iş birliği ile mümkün.

ERTA ve TÜYİD, geçtiğimiz günlerde bu kapsamda çok önemli bir iş birliğine imza attı. Şirketler ve yatırımcılar arasındaki iletişimin güçlendirilmesine farklı yönlerden katkı sağlayan ERTA ve TÜYİD, IR & IR (Integrated ReportingEntegre Raporlama & Investor Relations-Yatırımcı İlişkileri) projesi için güçlerini birleştirdi. İlk olarak, bu iş birliği fikrinin doğuşundan bahseder misiniz?

Güler Aras: Entegre Raporlama Türkiye Ağı – ERTA olarak kurulduğumuz günden bu yana entegre düşünce ve entegre raporlamanın Türkiye’deki gelişimi amacıyla; mesajımızı güçlendirebilecek, değişimi savunan, güvenilir araştırmalar üretebilen ve işletmeleri, yatırımcıları ve düzenleyicileri bir araya getiren piyasa odaklı ağları yönetebilen stratejik ortaklıklar kurmayı çok önemsiyoruz. Bu kapsamda, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi çerçevesinde bu amaçlara ulaşılmasında en önemli odaklardan birinin iş birliği olduğunun bilincinde olarak, kamu, düzenleyici kurumlar, özel sektör ve Sivil Toplum Kuruluşları ile yakın iş birliği içinde yaygın etkisi olan çalışmalar gerçekleştiriyoruz.

Yatırımcılar ve kurumlara ortak bir dil sunan entegre raporlama konusunda hem yatırımcılar hem de kurumlar nezdinde farkındalığı arttırmak ve kurumların deneyimlerini geliştirmek üzere hayata geçirdiğimiz, ERTA-TÜYİD IR&IR Platformu kapsamında TÜYİD ile iş birliği yapmaktan memnuniyet duyuyor, başarılı bir proje olacağına inanıyoruz.

Günümüzde yatırımcılar, kurumların hem riskleri hem de fırsatlarıyla olan ilişkilerini anlamak için finansal bilgilerin yanı sıra çevresel, sosyal ve yönetsel performanslarının arkasındaki bağlantıyı araştırıyor ve kurumlardan bu bilgileri ilişkili bir şekilde raporlamalarını bekliyor. Yatırımcıların bu tür bilgiyi entegre raporlarda bulabiliyor olması, kurumların bu raporlama yaklaşımını benimsemelerinde en önemli motivasyonların başında geliyor.

Kurumların çevresel, sosyal ve yönetsel uygulamaları hakkında şeffaf olmaları ne kadar önemli ise yatırımcıların da şirketlerin hangi bilgileri açıklamalarını bekledikleri, bu bilgileri değerlemede nasıl kullandıkları ve kullandıkları analiz yöntemleri hakkında şeffaf olmaları önemli. Taraflar arasında nitelikli bir ilişki kurulabilmesi ancak bu ortak anlayışla mümkün. Bu noktada, kurumsal raporlamaya yön veren en kilit paydaşların başında gelen yatırımcılar ile ihraççı şirketlerin ortak ihtiyaç ve beklentilerini karşılayacak bir düşünce ve raporlama sistemini geliştirmek üzere farkındalık yaratmak, yol göstermek ve desteklemek üzere konunun tarafları ERTA ve TÜYİD olarak IR&IR Platformunu oluşturduk. İhraççı şirketlerle yatırımcılar arasındaki iletişimi güçlendirmek ve geliştirmek üzere ortak bir dil sunan entegre raporlamanın yaygınlaştırılmasını ve raporlama deneyiminin geliştirilmesini teşvik etmek üzere çıktığımız bu yolda birlikte değer yaratmayı amaçlıyoruz.

Aslı Selçuk: Sürdürülebilirlik, küresel bazda en önemli gündem maddelerinden biri olurken, yatırımcılar bu konuyu sahiplenen ana paydaş grubu olarak öne çıkıyor. Operasyonel ve finansal verilerin yanı sıra giderek artan oranda çevresel, sosyal ve yönetişim göstergeleri yatırım kararlarına entegre ediliyor. Entegre Raporlama, sürdürülebilirlik unsurlarını finansal metriklere dönüştürmek suretiyle yatırım kararlarının alınmasında önemli bir yol gösterici.

Bizler Yatırımcı İlişkileri profesyonelleri olarak yatırımcıların ilk ve daimî iletişim noktasıyız. Yatırımcı beklentilerinin yönetim kademelerine aktarılması, şirket sürdürülebilirlik hedefleri ve faaliyetlerinin Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile ilişkilendirilmesi, şirket stratejisine ve faaliyetlerine entegre edilmesi ve hedefler belirlenmesi suretiyle etkin bir yol haritası oluşturulması konusunda şirketlere en fazla katkı sağlayacak birimlerin başında geliyoruz. Şirketlerimiz ise farkındalık, ikna ve öğrenme sürecinde. TÜYİD 66 kurumsal üyesi ile Borsa İstanbul piyasa değerinin %70’ini temsil ediyor. İhraççı şirketlerimizin bu konudaki farkındalıklarını ve raporlama kalitelerini artırmak, sürdürülebilirlik gündemindeki en son gelişmeler konusunda onları bilgilendirmek bizim en önemli hedeflerimizin başında geliyor.

ERTA-TÜYİD IR & IR Platformu ile şirketlerimizin entegre düşünce ve raporlama sürecine katkı sağlamayı hedefliyoruz. Daha geniş bir perspektiften baktığımızda büyüklüğü 50 trilyon dolar seviyesine gelen ve her geçen gün büyüyen sürdürülebilirlik fonlarından şirketlerimizin alabileceği payı artırmak, bu vesileyle sermaye piyasası araçlarının adil değerine ulaşmasına ve Türk sermaye piyasalarının derinleşmesine katkıda bulunmak da bu iş birliğimizin hedefleri arasında.

TÜYİD olarak, ERTA gibi güçlü bir paydaşla dünyada bir ilk olan bu iş birliğine imza atmaktan ötürü son derece mutluyuz. 

ERTA-TÜYİD iş birliği çerçevesinde oluşturulan IR&IR Platformu için nasıl bir yol haritası hazırlandı; bu çerçevede platformun kısa ve uzun vadeli hedefleri nelerdir? Bildiğimiz kadarıyla dünyada benzer bir yapılanma bulunmuyor, bu bağlamda IR&IR Platformuna uluslararası bir nitelik kazandırma hedefiniz bulunuyor mu? 

Güler Aras: ERTA-TÜYİD IR&IR iş birliği çerçevesinde temel hedeflerimizin başında, Entegre Raporlama Çerçevesi ve ilgili gerekliliklerin yönü, içeriği ve devam eden gelişmeleri hakkında yatırımcılar ve ihraççı şirketlerin Yatırımcı İlişkileri birimleri ve Yönetim arasında köprü görevi üstlenerek iletişimin güçlendirilmesi geliyor. Bu kapsamda, ilk olarak yatırımcıların ve ihraççı şirketlerin ihtiyaçlarını tespit ederek ve öneriler geliştirilmesine yönelik olarak çalışmalarımıza başlamayı planlıyoruz. Entegre düşünce ve raporlamanın anlamı, önemi, faydalarının anlatılarak bu kapsamdaki önemli bilgilerin ve  gelişmelerin ihraççı şirketlerle paylaşılması da kısa vadede gerçekleştirmek istediğimiz hedeflerimiz arasında. Entegre Raporlamanın yaygınlaştırılması amacıyla üst yönetimin bilgilendirilmesi ve katılımının sağlanması için öncelikli olarak Holding şirketler başta olmak üzere halka açık şirketlerin hedeflenmesi ile etki alanımızı büyütmeyi hedefliyoruz. Entegre düşünce ve raporlama süreçleri konusunda şirketlere rehberlik sağlamak ve deneyim paylaşımları yoluyla şirketlerin bu konuda gelişimlerini desteklemeyi amaçlıyoruz.

Dünyada bu kapsamda bir yapılanma bulunmamakla birlikte, kurumsal raporlamanın kilit paydaşları olan yatırımcılar ve şirketler arasında köprü görevi üstlenen IR&IR Platformu’nun, uluslararası arenada da ilgi çekme potansiyelinin oldukça yüksek olduğunu düşünüyoruz. Dünyada bir ilk olan IR&IR Platformu’nun hem ulusal hem de uluslararası ölçekte ilgili kurumların da katılımıyla orta vadede uluslararası bir nitelik kazanacağını düşünüyorum. Bu noktada, Entegre Raporlama Türkiye Ağı’nın gücü, güçlü üye ağından geliyor. Kurucu üyelerimiz arasında bulunan Borsa İstanbul, TÜSİAD, Global Compact Türkiye, Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) ve İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği’nin (SKD), ayrıca yönetim kurulu üyelerimiz arasından yer alan Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD) ile kamu ve özel kesim şirketlerinin katılımıyla konunun gelişiminde son derece önemli etki yaratacağımıza inanıyoruz.

Aslı Selçuk: Evet, bu iş birliği dünyada bir ilk. Yaratmayı hedeflediğimiz sinerji ile diğer piyasalara da örnek olacağımız ve bu iş birliği modelinin IIRC camiasında tanıtılarak küresel boyutta uygulamaya alınabileceği inancındayız. Entegre Rapor bir raporlama sürecinin çok daha fazlası. Şirketlerde yönetim ekibi başta olmak üzere her seviyede bir düşünce tarzı ve kültür olarak sahiplenilmesi suretiyle ilerlemek gerekiyor. Bu uzun yolda entegre rapor konusunda farkındalığı artırmak, yönetim ekiplerini bilgilendirmek, şirketlerimizin ihtiyaçlarının tespit edilmesi ve yol haritasının oluşturulmasında destek olmak hedeflerimiz arasında. Bu hedeflerimize yönelik rehberler, eğitimler, tecrübe paylaşım toplantıları yapacağız. 

Küresel sermaye akımlarından daha fazla pay almayı amaçlayan bir ülke olarak Türkiye’de, bu şekilde bir yapılanmanın oluşturulmasının şirketlere ne tür katkılar sağlamasını bekliyorsunuz? 

Güler Aras: Küresel ekonomiyi yaşanan tüm krizlerden daha fazla sistemik riske maruz bırakan COVID-19’un, sürdürülebilir olmayan büyümenin uzun vadeli kalkınmaya nasıl zarar verebileceğini çok çarpıcı bir şekilde göstermesi ile birlikte, sürdürülebilirlik konularının yatırımlara dâhil edilmesine yönelik düzenlemeler hükümetlerin tekrar odağında yerini aldı. Özellikle gelişmekte olan piyasalarda, daha güçlü ve dayanıklı bir ekonominin inşası için, kurtarma stratejilerine yeşil enerji ve sürdürülebilir altyapı geliştirmeye yönelik büyük ölçekli yatırımların dahil edilmesi gerekliliği bir kez daha anlaşıldı.

Avrupa Birliği, direktiflerle uygulamaya yön verirken Asya'da da daha çok çevresel sorunlara yönelik düzenlemeler mevcut.  AB Yeşil Mutabakatı çerçevesinde, AB yatırımcıları portföylerini ve raporlama gereksinimlerini anlaşmaya uyumlu hale getirmeye çalışırken, yeşil tahvil ihraç edenlerin de daha yüksek kriterleri karşılaması gerekiyor. Sonuç olarak, özellikle gelişmekte olan piyasalarda, bu tür gereksinimleri karşılayabilecek bir ekosistemde faaliyet göstermeyen ihraççılar, AB fonlarına ve piyasalarına erişememe riskiyle karşılaşacak. Buna ek olarak, yeni yeşil finans çerçevesi olarak da adlandırılan AB taksonomisi de yalnızca yeşil fonları değil aynı zamanda, AB’de sunulan tüm finansal ürünleri kapsıyor. Finansal Olmayan Raporlama Direktifi (NFRD) kapsamındaki -500’den fazla çalışanı olan, kamu yararına faaliyet gösteren- şirketlerin taksonomiye uygun raporlama yapmasını öngörüyor. AB’de faaliyet göstermese de bu pazara ulaşmak isteyen tüm mali piyasa oyuncuları “Yeşil Finans Çerçevesi” ile uyumlarını açıklamak zorunda kalacaklarından taksonominin küresel bir standart haline gelmesi çok muhtemel.

Türkiye’nin uluslararası yatırımlardan pay alabilmesi ve özellikle hedef pazarda kalıcı olabilmesi için global gelişmelerle uyumlu bir yol haritasının oluşturulması büyük önem taşıyor. Geçiş sürecinde ise yatırımcılar ve şirketlerin ortak bir dilde konuşmayı öğrenebilmeleri için kurumlara, beklentiler, değerlendirme kriterleri ve raporlanması konusunda rehberlik sunulması kilit rol oynuyor. Bu noktada, IR&IR Platformu olarak yatırımcılar ve ihraççı şirketlerin Yatırımcı İlişkileri birimleri ve Yönetimleri arasında köprü görevi üstlenerek iletişimin güçlendirilmesini, şirketlerin yatırımcılarla etkin diyalog kurabilmelerinde önemli bir araç sunan entegre raporlama konusunda şirketlerin farkındalıklarını arttırarak, deneyimlerini geliştirmek yoluyla katkı sağlamayı amaçlıyoruz. 

Aslı Selçuk: Geldiğimiz noktada sürdürülebilirlik gerçekleştirilmesi gereken bir raporlamanın çok ötesine geçti. Paydaş kapitalizmi dünyayı ve iş yapış şekillerini değiştiriyor, ezber bozuyor. Tüm şirketlerin sürdürülebilirliği masraf değil yatırım olarak görme zamanı geldi. 

Çünkü sürdürülebilirlik ve kârlılık birbirini tamamlayan konular. Artık şirketlerin dünyanın kısıtlı kaynaklarını sadece kâr amacıyla kullanmanın ötesine geçerek; şirket kültürü, değerleri ve uzmanlık alanı kapsamında; birden fazla paydaş için mümkün olan her şekilde aktif olarak pozitif etki yaratması bekleniyor. Bunu da şirketin “amacı-purpose” olarak tanımlayabiliriz. Eğitim, gelir, temel yaşam koşullarında eşitsizliklerin giderek arttığı, doğal kaynakların hızla azaldığı dünyamızda, belirsizlik ve riskle mücadelede inovatif bakış açılarıyla hareket edebilen,  kurumsal kapasitelerini paydaş ihtiyaçları ve beklentileri kapsamında genişletebilen şirketler kalıcı olacak. Şirketlerimizde bu entegre düşüncenin oluşması ve onu takip eden raporlama sürecinde destek olmak amacındayız. 

Güler Hanım, entegre raporlama, gelişen ve değişen risk ortamı, paydaş beklentileri ve piyasalara ne ölçüde cevap verebiliyor? Finansal istikrar ve sürdürülebilir kalkınmanın daha geniş hedeflerine ulaşmanın yolu entegre raporlamadan mı geçiyor? 

Güler Aras: COVID-19 ile birlikte dünyanın risk profilinin nasıl değiştiğini çok daha çarpıcı bir şekilde tecrübe ettik. Pandemi süreci, sınırlı kaynakların etkin kullanımı, insanın önemi, kurumların tüm paydaşları için değer yaratmayı ve topluma katkının önemini daha çok fark ettirdi. 

Değişen risk ortamı doğrultusunda gelişen ve değişen paydaş beklentilerine ve piyasalara yanıt verecek, finansal istikrar ve sürdürülebilir kalkınmanın daha geniş hedeflerine ulaşmayı amaçlayan bir raporlama yapısının tasarımı da son dönemde gündemde üst sıralarda yerini aldı.

Sürdürülebilirlik performansının şeffaf bir şekilde ölçülmesi ve raporlanması, artık etkili iş yönetiminin temel bir parçası olarak kabul ediliyor ve yatırımcı güvenini sağlamak için en temel gerekliliklerin başında geliyor. Bununla birlikte, içerisinde bulunduğumuz risk ortamının karmaşıklığı ihtiyaç duyulan kurumsal raporlama için kapsamlı çözüm geliştirmeyi zorlaştırıyor. Bu noktada, küresel fikir birliği oluşturmaya yönelik önemli adımlar finansal ve finansal olmayan raporların entegrasyonunu sağlayacak bir küresel standartlar sistemi uzun süredir konuşulan bir konu olmakla birlikte, son günlerde konu ile ilgili gündem oldukça sıcak ve standart ve çerçeve belirleyiciler arasında çok önemli görüşmeler yapılıyor. 

Bu kapsamda geçtiğimiz günlerde, uluslararası öneme sahip beş çerçeve ve standart belirleyici kurum; CDP, İklim Beyanları Standartları Kurulu (CDSB), Küresel Raporlama Girişimi (GRI), Uluslararası Entegre Raporlama Konseyi (IIRC) ve Sürdürülebilirlik Muhasebesi Standartları Kurulu (SASB) daha kapsamlı kurumsal raporlama için gerekli unsurlara ilişkin ortak bir vizyonu ve bu hedefe ulaşmak için ortak bir niyet beyanı yayınladı. GRI, SASB, CDP ve CDSB, TCFD tavsiyeleri ile birlikte iklimle ilgili raporlama da dahil olmak üzere sürdürülebilirliğin açıklanması için çerçeve ve standartları belirleyen taraflar olarak IIRC’nin sunmuş olduğu entegre raporlama çerçevesinin, sürdürülebilirlik açıklamalarını finansal ve diğer sermayelerle ilgili raporlamaya bağlamada oynadığı rolü kabul ediyor.

Entegre düşünce temeline dayalı olarak, bir kurumun finansal performansı yanında stratejisi, yönetimi ve çevresel, sosyal ve ekonomik performansları arasındaki bağlantıyı tanımlayan ve nasıl değer yarattığını anlatan bir raporlama düzeni olan entegre raporlama, şirketlerin yatırımcıları ile diğer paydaşlarının şirketin gerçek performansını ve risklerini görebilmelerine imkân tanıyor.

Aslı Hanım, özellikle yabancı yatırımcılarla sürekli iletişim halinde olan bir pozisyonda görev yapıyor olmanız sebebiyle değerlendirecek olursanız, Yatırımcı ilişkileri çalışanları şirket faaliyetlerini ağırlıklı olarak rakamsal veriler içeren dönemsel raporlarla yatırımcılarla paylaşıyorken; entegre raporlama, şirketlerin finansal ve finansal olmayan tüm faaliyetlerini bütünsel bir çerçevede birleştiriyor. Bu açıdan değerlendirdiğinizde iki faaliyeti nasıl bir araya getirmeyi planlıyorsunuz? Yatırımcı ilişkileri çalışanları için entegre raporlamanın önemi nedir? 

Aslı Selçuk: Entegre raporlama belirttiğiniz gibi hem finansal hem de finansal olmayan verileri bir araya getiriyor. Bu suretle şirketlerin kaynaklarını uzun vadeli değer yaratmak amacıyla nasıl kullandığını, sürdürülebilirlik konularının ve entegre düşünce yapısının şirket vizyon ve misyonunun yanı sıra günlük süreçlerde, karar aşamalarında nasıl uygulandığını anlamak konusunda yatırımcılara bilgi sağlıyor. Çok detaylı ve kapsamlı olduğundan Entegre Rapor çıkarmak zaman alabilir ancak bu süreci şirketler açısından uzun vadeli bir çapa olarak değerlendiriyorum. Bir noktadan başlamak çok önemli. Bu süreçlerin anlaşılması ve uygulamanın kolaylaşması için şirketlerimize destek olmayı hedefliyoruz. 

Platform ile birlikte hayata geçirmeyi planladığınız projeleriniz, faaliyetleriniz hakkında sizden bilgi alabilir miyiz? IR&IR Platformu’nun hedefine ulaşabilmesi için farklı kurum ve kuruluşlar ile planlanan iş birliği ve ortak çalışmalarınız olacak mı?

Güler Aras: Raporlamanın temel amacı varlık yöneticilerinin ve sahiplerinin tüm paydaşlarına karşı hesap verebilir olmaları olsa da raporlamanın yatırımcıların beklentilerini ve bilgi gereksinimlerini daha iyi anlamalarına yardımcı olmak için ek bir fayda sağlaması da gerekiyor. Bu noktada, çevresel, sosyal ve yönetsel bilgiler için tek bir çerçeveyle evrensel bir dil oluşturulması önem taşıyor. Finansal bilgilerle ilgili olarak bunu başarmak üzere çok önemli yol kat edildi. Uzun vadede böyle bir standart çerçevenin orta ve uzun vadede finansala dönüştüğünü bildiğimiz çevresel, sosyal ve yönetsel bilgileri de içerecek şekilde geliştirilmesi kaçınılmaz olarak görünüyor. Geçiş sürecinde ise yatırımcılar ve şirketlerin ortak bir dilde konuşmayı öğrenebilmeleri için kurumlara, beklentiler ve değerlendirme kriterleri konusunda rehberlik edecek bir “sözlük” sağlanmasını önemsiyoruz.  Finansal olmayan verilerin finansal metriklere dönüştürmek için kullanacak bir yol haritasının, en iyi uygulama örneklerinin, sektörel farklılıklar gibi konuları içeren bir set hazırlanması en önemli projelerimiz arasında yer alıyor. 

Aynı zamanda, amacımızın tek başına entegre rapor sayısını arttırmak olmadığının da altını çizmek isterim. Temel hedefimiz, entegre düşünce temeline dayanan entegre raporlama sisteminin şirketler tarafından içselleştirilerek, kendi iç dinamiklerinin iyileştirilmesi, raporlama kalitesinin arttırılması ve bu vasıtayla yatırımcılarla iletişimlerini geliştirmelerini desteklemek. Bu noktada, iyi örneklerin paylaşılmasının konunun somutlaştırılması açısından büyük öneme sahip olduğunu düşünüyorum. Halihazırda ERTA bünyesinde gerçekleştirdiğimiz örnek entegre rapor hazırlayan kurumların deneyimlerini ve tecrübelerini paylaştıkları toplantıların çok önemli ve yararlı olduğuna inanıyoruz.  Bu toplantılara yatırımcı ilişkileri profesyonellerinin de katılımı ile devam etmeyi planlıyoruz. 

Bu çerçevede ayı zamanda amacımız şirketleri ulusal ve uluslararası yatırımcı kurumlarla bir araya getirerek fon sağlayıcıların firmaları değerleme kriterlerinde artık sosyal, çevresel ve yönetsel göstergelerin nasıl yer aldığını ve değerlemeye ne ölçüde yansıdığının anlaşılmasını sağlamak.  Burada en önemli paydaşlarımızdan birisi aynı zamanda yürütme kurulu üyemiz olan Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği olacaktır.

IR &IR Platformunun amacına ulaşmasında destek ve iş birliği tartışmasız önemli paydaşlarımızın başında ERTA kurucu ve yürütme kurulu üyemiz Borsa İstanbul geliyor. Borsa İstanbul’da yatırımcı tabanını genişletilmesi, yatırımcı güveni ve yatırım kararlarının bilgiye dayalı olarak verilmesinin sağlanmasında ERTA olarak birlikte çok önemli çalışmalar, etkinlikler gerçekleştirdik. Son olarak bu konuya ilişkin tüm yürütme kurulu üyelerimizin imzası ile bir basın bildirisi yayınladık.  IR & IR Platformu çerçevesinde yapacağımız çalışmaların da bu anlamda da önemli bir etki yaratacağına inanıyorum. 

Borsa İstanbul’un liderliğinde yürütülen ve ERTA olarak aktif olarak katkı sağladığımız Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) nihai eylem planı içerisinde yer alan “Küresel sürdürülebilir yatırım akımlarından firmalarımızın daha fazla pay almasının teşvik edilmesi” eylem maddesine ilişkin çalışmaların amacına ulaşmasında IR&IR Platformunun çalışmalarının etkili olacağına inanıyorum. IR&IR, bundan sonraki aşamada YOİKK Yönlendirme Komitesi tarafından oluşturulması planlanan yeni eylem planı çerçevesinde yapılacak çalışmalara doğrudan destek verecektir.

Bu çerçevede şirketlerin, yatırım kurumlarının ve sermaye piyasamızın gelişimine katkıda bulunmak üzere birlikte değer yatacağımız tüm ilgili kurum ve kuruluşlarla çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı belirtmek isterim. 

Aslı Selçuk: Şirketler için farkındalık ve yol haritası oluşturmak üzere eğitimlerimiz, rehber kitapçıklarımız olacak. Tecrübe paylaşımı ve en iyi örneklerin anlatılmasını kapsayan sohbet toplantıları yapmayı planlıyoruz. Sürdürülebilirlik konusunda en iyi uygulamalar gösteriyor ki kamu kurumları, iş dünyası ve STKlar iş birliğinde çok daha hızlı ilerlemek ve çok daha iyi sonuçlar elde etmek mümkün. Geniş kitlelere ulaşmak ve etki alanımızı genişletmek amacıyla biz de stratejik iş birlikleri ile yol almayı planlıyoruz. Projelerimizi zaman içinde paydaşlarımızla paylaşacağız. 

 
Bu içeriği paylaşın;